Mevlana’nın evrensel bir pasaport olduğunu belirten Selçuklu Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Ali Temizel,  “Hz. Mevlana’nın eserlerindeki dünya barışı, evrensel ahlak, küresel adalet, çatışmaya karşı uzlaşı ve hukukun üstünlüğü gibi alanlara katkı sağlayacak düşünlerini, günlük hayatımıza uygulanabilir hale getirmeliyiz” dedi.

Selçuklu Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü ve Surûş-ı Mevlana Sanat ve Kültür Enstitüsü tarafından düzenlenen sempozyuma, 8 ülkeden Mevlana üzerine araştırma yapan 21 profesör katılım gösterdi. Sempozyuma, Milli Eğitim Bakan Müşaviri Dr. Necdet Subaşı, Kırıkkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümü Başkanı Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Surûş-ı Mevlana Sanat ve Kültür Enstitüsü’nden Prof. Dr. Mostafa Malekian ve University of Delhi’den Dr. Ali Akbar Shah de katıldı.

Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Temizel, Mevlana’nın 3 Mayıs 1228 yılında Konya’ya ulaştığını hatırlattı. Mevlana’nın her yer ve her toplumda geçerli olan evrensel bir pasaport olduğunu kaydeden Temizel, dünyanın ihtiyaç doğduğu her konuda Mevlana’dan yararlanabilineceğini söyledi.

Günümüzde gerçekleştirilen göçün, 800 yıl öncesinden farklı olmadığını dile getiren Temizel, “Göç, günümüzde de önemli problemlerden biri. Bu göç probleminin zararını en aza indirmek için Hz. Mevlana’nın göç konusundaki düşüncelerine önem vermeliyiz” dedi. Mevlana’nın anlayışına göre göçü, alemin en değerli varlığı olan insanın ezelden ebed yurduna doğru yol alması olarak tanımlayan Temizel, şunları söyledi:

“İnsanın kendisini tanımasıyla başlayan bu yolculuk, Allah’ı tam anlamıyla tanımaya doğru giden bir süreçtir. Bu yolculuğun en önemli destekçileri Yaradanına aşık olan gönül ve Kuran-ı Kerim ile Peygamberimizin sünnetini kendisine yol gösterici olarak kabul etmiş olan bir yaşam tarzıdır. Mevlana’ya göre bu yolculuğun esas kuralı hoşgörü, kendine ve başkalarına ümit ve güven kazandırmak, böylece her iki dünyayı anlamlı hale getirmektir.”

Küreselleşen dünyada İslamiyet’in yaşandığı bir kürenin  kültürel ve fikri dinamiklerini iyi bilmek zorunda olunduğunu belirten Temizel, Müslümanların yaşadığı kimlik sorunu ortaya konulması, bunların anlaşılması ve bu sorunların  giderilmesi için çaba sarf edilmesi gerektiğini ifade etti. Temizel, “Kaynağını Kuran-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hadis ve sünnetlerinden alan Hz. Mevlana’nın eserlerindeki dünya barışı, evrensel ahlak, küresel adalet, çatışmaya karşı uzlaşı, hukukun üstünlüğü gibi alanlara katkı sağlayacak düşünlerini günlük hayatımıza uygulanabilir hale getirmeliyiz. Türkiye, halkı Müslüman olan devletlerle ve diğer devletlerle kültür edebiyat ve eğitim öğretim konusunda işbirliği yaparken Mevlana’dan yararlanmalıdır” dedi. 

İki gün sürecek sempozyumda, Mevlana’nın düşünce yapısındaki göçmenlik kavramı ele alınacak.