“8 Mart Kadınlar Günü’nde yapılan yürüyüşte semalarımızda yankılanan ezan seslerini ıslıkları ve çığlıkları ile bastırmaya çalışan küstahlar bu vatanın ve milletin evladı olamazlar.

Fatih’in yadigarı, fethin sembolü İstanbul’da yapılan yürüyüşte ezan sesine yapılan saygısızlık; bu vatanın bağımsızlığına, semalarımızda dalgalanan bayrağımıza ve tüm değerlerimize karşı alınmış bir tavrın, beslenilen düşmanlığın açık ve net bir göstergesidir.

Bu vatanda; din, dil ve ırk başta olmak üzere insana dair ne varsa meşru hukuk sınırları içerisinde yaşanır. Herkes düşüncesinde, fikrinde ve yaşayışında özgürdür. Ancak, bu vatan toprağında ezanlar susmasın, bayraklarımız inmesin, mabedlerimize na mahrem eli değmesin diye nice evladımız şehid olmuştur. Anadan, yardan geçmiş ancak vatandan ve inancından vazgeçmemişlerin destanlarıyla bize miras bıraktığı topraklarda bu küstahlar asla kutsal değerlerimize el ve dil uzatamazlar. Uzatmaya kalkanlar hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde bizzat milletimizden en güzel cevabı almışlardır, bundan sonra da alacaklardır.

Tarihinde camilerimizi satan, kapatan, ahırlara dönüştüren, ezanımızı aslından uzaklaştıran, “Allahu ekber” nidalarımızı “tanrı uludur”a dönüştüren karanlık zihniyetin, hain emellilerin bu kirli tortularını net bir şekilde kınıyorum.

Ezanımıza karşı takınılan bu küstah tavır sadece kutsal bir değerimize değil; aynı zamanda birliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize, sosyal barış ve huzurumuza karşı da sergilenmiş bir tavırdır. Bu tavır şehitlerimizin ruhaniyetini incitecek çirkinliktedir.

Biz milli iradenin tarafı olarak diyoruz ki;

Ezanlar susmaz, bayrağımız inmez. Bu ezanların ve bayrağın gölgesinde herkese ve her kesime yer var. Ancak, ezanımıza ve bayrağımıza uzanan eli kırmayı, dili susturmayı hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde çok iyi biliriz.”