Geliri şehit ailelerine bağışlanacak kitapta şiirleriyle yer alan şairler, özel tanıtım toplantısında bir araya gelerek, kendi şiirlerini seslendirdi.

Türkiye Üstün Zekâlı ve Dâhi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) Genel Başkanı Opr. Dr. Kemal Tekden’in derlediği kitapta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önsözü de yer aldı.

Geliri şehit ailelerine bağışlanacak ‘15 Temmuz Diriliş Şiirleri Güldestesi’ kitabında yer alan şairler, 4 Temmuz Salı günü İstanbul Medeniyet Üniversitesi’nde düzenlenen tanıtım toplantısında bir araya geldi. Şairlerin kendi şiirlerini seslendirdiği toplantıda, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önsözü de okundu.

Bu milletin özündeki asil duruş ortaya çıktı

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, kitaptaki yazısında şu ifadeleri kullandı; “Türkiye’nin kurtuluşunun sadece ve sadece milletle birlik olarak gerçekleşebileceğini idrak ettiğimiz o gece, tarihimizdeki en önemli dönüm noktalarından biridir. 15 Temmuz ne kadar küllenirse küllensin, ne kadar üzeri  örtülmeye çalışılırsa çalışılsın, bu milletin özünde var olan o asil duruşun yaşamaya devam ettiğini ortaya çıkarmıştır. Türkiye’nin bir daha 15 Temmuz gibi felaketlere uğramaması için hep birlikte iki şeye aynı anda sahip çıkmak mecburiyetinde olduğumuzu gördük: Birincisi; inancımıza tarihimize, medeniyetimize, kültürümüze, ikincisi de ülkesiyle birlikte dünyanın her köşesindeki mağdurlara, mazlumlara…”

1400 şiir arasından 58’i seçildi

Toplantıda konuşan TÜZDEV Genel Başkanı Kemal Tekden, 1400 şiir arasından derlenen 58 şiirden oluşan ‘15 Temmuz Diriliş Şiirleri Güldestesi’ kitabını, 15 Temmuz şehitleri anısına ithaf ettiklerini belirtti. Kemal Tekden, “15 Temmuz gecesi üzerine ne söylense azdır. Bir aslanın kükreyişi ve dirilişiydi o gece… Tanklar, toplar, uçaklar karşısında dik duranların destan yazmasıydı. Kalabalıklar o gece yeniden milletleşti, o gece millet ve milletiyle bütünleşen bir lider devleşti” dedi. 

Çanakkale ruhu canlandı

“O gece sanki Çanakkale ruhu canlandı” diyen Kemal Tekden şöyle konuştu: “İstanbul, Ankara, Kayseri… Bütün Türkiye yeniden fethedildi. Dünya yeniden ‘Müslüman Türk’ün direnişine, dirilişine şahit oldu. Mazlumlar sevindi, zalimler üzüldü o gece. 15 Temmuz yeni bir başlangıç oldu. Türkiye, hür ve bağımsız bir asrın kapısını araladı. Çokluk içinde birlik, tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet olduk o gün; her ferdinin bir gecede kahramanlaştığı… Bu milletin bir ferdi olmaktan gurur duyuyorum.” 

Sadece yürekleriyle, tankın, tüfeğin yenilebileceğini bize gösterdiler

15 Temmuz’da eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Olçok’u şehit veren Nihal Olçok ise toplantıda duygu yüklü bir konuşma yaptı. 15 Temmuz’un şehit yakınlarında çok farklı tecelli ettiğini belirten Nihal Olçok, “O gece oğlum Abdullah’ın hiçbir hazırlığı olmadan, elinde en ufak bir çakı dahi olmadan o tankın tüfeğin önüne çıkabilme potansiyeli olduğunu ben de sizinle beraber gördüm. Çünkü Abdullah karanlıkta uyumaktan bile çekinirdi. Muhakkak bir ışık isterdi. Ama benim evladımın içinde kocaman bir Hamza varmış” dedi. Nihal Olçok şöyle konuştu: “16 Temmuz benim için; ‘Verdiğin kadarı senindir’ hadisinin hayatıma ilmek ilmek geçişidir. 15 Temmuz’da, ellerinde hiçbir şey olmayan, sadece duygusu, yüreği, ruhu olan kişiler, tankın tüfeğin yenilebileceğini bize gösterdi. Bu toplumu, düşman üretmeden, belli bir düzlemde buluşur hale getirmek için elimizden geleni yapmak zorundayız. Yoksa sürekli kaybetmeye devam ederiz.”