Söylediğimiz her söz bu 2 kutup içerisine oturtulmaya çalışılıyor. Tüm emekleriniz, söylemleriniz siliniyor, ya ‘evet’ci ya da ‘hayır’cı olacaksın deniliyor. Sorumlular bu milleti bir araya getirecek şeyleri söylemeli. Bu toplum evet veya hayıra mahkum edilemez.

 Saadet Partisi Selçuklu İlçe Başkanlığı tarafından “Referanduma giderken başka bir açıdan Evet-Hayır meselesi” konulu bir konferans düzenlendi. Bera Otel’de düzenlenen konferansa Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş konuşmacı olarak katıldı. Programa Kurdaş’ın yanı sıra Saadet Partisi Selçuklu İlçe Başkanı Av. Mustafa Derbentli, Karatay İlçe Başkanı Ali Genç, Meram İlçe Başkanı Av. Şuayip Koçak, İl Yönetim Kurulu Üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Programın açılışında konuşan Mustafa Derbentli, “Nisan ayında memleketimiz bir referanduma gidiyor. Referandumda Anayasa oylanacak. Evet veya hayır meselesi halkımızın takdirine sunulacak. Hepimiz görüyoruz ki evet diyenler ile hayır diyenler arasında çok keskin bir çizgi çizilmiş durumda. Bunu siyasiler istiyor. Evet diyecekler ne diye evet diyeceklerini, hayır diyenler de niye hayır diyeceklerini bilmiyor. Mustafa Kurdaş bey bu konuda bizi aydınlatacak. Ayrıca hazırladığımız bir broşür ile Anayasa değişiklik tekliflerini ve çekincelerimizi göz önüne serdik. Ayrıca genel merkezimiz tarafından bu konudaki endişelerimiz hazırlanarak bir dosya halinde hükümete sunulmuştur. Fakat kararlarından vazgeçmediler. 17 Nisan günü hepimiz birbirimizin yüzüne bakacağız. Fanatizme gerek yok. Siyasiler sert, kutuplaştırıcı söylemlerden vazgeçmelidir” şeklinde konuştu. 

DEVLETLER ALGI İLE YÖNETİLİYOR

“Algı operasyonu nedir? Algı nedir? sorusunun cevabını iyi anlamamız lazım” diyerek sözlerine başlayan Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, “Her yerde tasarlanmış ezberler var ve biz bu şekilde bakmaya zorlanıyoruz. Ames odası örneğine bakmak lazım. Yanlış olan bir şey ağlılarla doğru gibi görülebiliyor. Konya’da, Türkiye’de hep tasarlanmış bir hayat sunuluyor. olaylara hep bir açıdan bakıyoruz. Birilerinin bize gösterdiği şekilde değil, başka bir açıdan bakmamız lazım” şeklinde konuştu. Pireler üzerinde yapılan bir  deneyi anlatan Kurdaş, şöyle konuştu: “Pireler kendi boyunun 50 atı yüksekliğe zıplayabiliyor. Fakat pireler bir kavanoza belirli bir süre konulduğunda pire kapağa çarpa çarpa kavanoz boyu kadar zıplamaya alışıyor. Daha sonra pire kavanozdan çıkarılsa dahi kavanozun boyundan yükseğe zıplamıyor. Buna tasarlanmış oda deniliyor. Olmazları kabul ettirmişler. Efendilerinin istedikleri kadar zıplıyorlar. Aynısını toplumlara da uyguluyorlar. Devletler algı yönetimi ile yönetiliyor. Algı yönetimi üzerine medya çalışmaları yapılıyor.”

NEREDEN BAKTIĞIMIZ ÖNEMLİ

Enformasyonun doğru bilgi, dezenformasyonun ise fotoğrafın içindeki yanlış, küçük parçanın büyük parça gibi gösterilmesi olduğunu ifade eden Kurdaş, sözlerine şöyle devam etti: “Irak’ın işgalini iyi incelemek lazım. Saddam zalimdi. Abartalım 100 bin kişi öldürdü diyelim. Peki sonra ne oldu? Çeşitli uydurma bahaneler ile Amerika geldi, 2 milyon Müslüman’ı katletti. Saddam zalim dedik, ABD zalim diyemedik. Saddam diye diye ABD’yi unuttuk. Şimdi de IŞİD diye diye ABD’ye zalim dilemiyoruz. Açı önemli. Nereden baktığımız önemli. İnsanoğlu ne gördüğüne, ne de duyduğuna inanacak bir durumda değil. Nerde durduğumuz, neye baktığımızdan daha önemlidir. Biz nerede duruyoruz? Hakk’ın yanında mı, yoksa, çağın gerektirdiği şartların yanında mı? Eğer ayağınız Hak yolunda sabit değilse hangi yasayı, Anayasa’yı çıkarırsan çıkar bir önemi yoktur. Türkiye’de 6 kez referandum yapıldı. 2010’da yapılan referandumda 12 Eylül’den askeri vesayetten, 28 Şubat’tan kurtuluş referandumu olarak lanse edildi. FETÖ’nün başı Pensilvanya’dan imkan olsa ölülerin mezardan çıkıp evet oyu vermesi gerektiğini söylemişti. Recep Tayyip Erdoğan, iddialı konuşmuş, referanduma hayır verenleri Ergenekoncu olarak suçlamıştı. Bugün de aynı şekilde söylemler yapılıyor.”

24 SAAT ALGI OPERASYONU VAR

Yapılan referandum ile yeni bir anayasamızın olmayacağını söyleyen Kurdaş, konuşmasına şöyle devam etti: “Eski Anayasa’yı değiştirme gibi bir talep yok. 18 yeni madde ekleniyor. Anayasa değiştiriliyor gibi hava estiriliyor. Düşünmek gerekir. Siyaset toplumlar düşünsün diye yapılır. Düşünmesin diye değil. 2 kutuplu bir siste gidiyoruz. Bu çık tehlikeli bir durum. Irak, Afganistan, Libya’daki durumu görüyorsunuz. Orada da kutuplar var, bazıları kendileri bazıları da devletleri için çarpışıyor. Söylediğimiz her söz bu 2 kutup içerisine oturtulmaya çalışılıyor. Tüm emekleriniz, söylemleriniz siliniyor, ya ‘evet’ci ya da ‘hayır’cı olacaksın deniliyor. Sorumlular bu milleti bir araya getirecek şeyleri söylemeli. Bu toplum evet veya hayıra mahkum edilemez. Toplum düşünebilmeli. 24 saat algı operasyonu yapılıyor. Sanki 17 Nisan’da güllük gülistanlık bir havaya veya çok kötü olaylara uyanacağız gibi bir algı oluşturuluyor. Böyle bir şey yok. Söyledikleriniz egemen güçlerin işine gelmiyorsa vatan haini oluyorsunuz. Bizim ölçülerimiz CHP, Ak Parti, PKK olamaz. Onu gösterip, buna razı edilen bir durum varsa bu yanlıştır.”

AB ANAYASASI’NI NEDEN SORMADINIZ?

Türkiye’de ilk kez başkanlık sistemini Milli Görüş’ün istediğini ifade eden Kurdaş, sözlerine şöyle devam etti: “Erbakan’da başkanlık sistemini istiyordu diye algı yapıyorlar fakat fotoğrafın bir parçasını gösteriyorlar. Halka bu düzenlemeyi soruyorsunuz da Roma’da Papa heykelinin önünde imzaladığınız AB Anayasası’nı neden sormadınız? AB uyum yasaları bir bir hayatımıza sokulurken halka neden sormadınız? Referandumda oylanacak 18 maddede adaleti yeniden tesis gibi bir düzenleme yok. adalet herkese lazım. Tartışmalı maddeler var. Biz güç üzerine yeni bir inşa arayışı içindeyiz bu yanlış. 3-5 yıllık planlarla olmaz, gelecek 100 yılı oylayacağız. FETÖ tesiri altında bir oylama yapamayız. Dünü, bugünü yarını iyi okumalıyız. Bugüne sıkışıp kalmamalıyız. Algı operasyonları yapanlar dünü hatırlamamızı, yarını düşünmemizi istemiyorlar.”