Konya Fikir Sanat Kültür Adamları Birliği Derneği tarafından Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Salonunda düzenlenen ‘Milli Mücadelede Konya’nın Rolü’ konulu konferansta konuşan Gazeteci Yazar İhsan Kayseri “Konya Milli Mücadelenin Başkentidir” dedi.

Konferansın açış konuşmasını yapan Dernek Başkanı Prof. Dr. Yusuf Küçükdağ katılımcılara teşekkür ederek, “Kısa bir aradan sonra programlarımıza devam ediyoruz. Tertip edeceğimiz etkinliklerde Konya’nın kültür ve sanat insanlarıyla bir araya gelerek özel ve güzel konuları gündeme getirmeye gayret edeceğiz” dedi. Oturum Başkanlığını yapan Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Caner Arabacı’da, Milli Mücadeleye dair toplumun bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulduğunu ve bu konuda çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi.

BİR BAŞKENT HER ZAMAN BAŞKENTTİR

Sözlerine, katılımcılara teşekkür ederek başlayan İhsan Kayseri, “Konya Lisesi’nde öğretmenlik de yapmış olan yazar Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi bir başkent her zaman başkenttir. Selçuklu Devletine 200 yıldan fazla başkentlik yapan Konya tarihte önemini hiçbir zaman yitirmemiş ve İngiliz organizasyonuyla Anadolu’nun düşman işgaline uğradığı yıllarda da Milli Mücadelenin başkenti olmuştur. Bugün halen tarımda olsun, iktisatta olsun; Konya’nın başkent özelliklerini taşıdığını söyleyebiliriz” dedi.

BÜYÜK TAARRUZ AKŞEHİR’DEN BAŞLADI

Mustafa Kemal’in Batı Cephesi Karargâhını Akşehir’de kurdurarak, tarihe altın harflerle yazdırılacak olan Büyük Taarruzun temellerini attığını kaydeden Kayseri, “Konya’ya karşı özel bir sevgisi olan Mustafa Kemal her şeyden önce bu şehrin insanına son derece güveniyordu. Büyük bir gizlilik içinde geldiği Konya’da tanınmamaya, görülmemeye ve duyulmamaya ehemmiyet gösterirken Telgraf İdaresine gidip ‘Benim geldiğimi Ankara’ya dahi, şifre ile de olsa sakın bildirmeyin’ diye talimat vermiştir. Keza İstasyon Müdürü evinin kapısını çalan kişinin Gazi olduğunu görünce büyük şaşkınlık ve telaş yaşamış; o ise, ‘Gizli geldim, geldiğimi kimse bilmesin. İki saat uyumam gerekiyor, sonra Akşehir’e geçeceğim ki; burada olduğumu ve Akşehir’e gittiğimi kimseye söylemeyin’ demiştir” şeklinde konuştu.

Atatürk ve İsmet İnönü’nün kılıçla çekilmiş fotoğraflarının da Konya menşeli olduğunu ifade eden Kayseri, “Rus ve Azerbaycan askeri temsilcileriyle Ilgın ve Konya’da görüşmüştür. Ilgın-Akşehir hattında Büyük Taarruza hazırlanan askerlerimizin silah mühimmatları da ilçenin esnaf tezgâhlarında üretilmiştir. Ordumuz Akşehir Ulu Camii de kılınan sabah namazının ardından dualar, tekbirler ve gözyaşlarıyla Büyük Taarruza uğurlanmıştır” dedi.

ZAFER İÇİN DAİMA CESARET

Mustafa Kemal’in zafer için daima cesareti öğütlediğine örnek veren Kayseri, “Çanakkale cephelerinde harbin devam ettiği günlerde, bir yerde, Türk askerlerinin geriye çekildiğini tesadüfen gören Mustafa Kemal, mermisiz kalan askerin çaresizlikten mevzileri düşmana bırakarak kaçmaya çalıştığını öğrendi. ‘Mermi yoksa süngü var; yat’ emri vermiş, ardından süngü taktırıp, aralarında az bir mesafe kalan düşman üzerine hücum emri vermiş ve kaybedilen mevzileri bu harekâtla kazanmıştır” diyerek sözlerini sürdürdü.

İZMİR’E İLK BAYRAĞI KONYALI BİR ASKER ASTI

Büyük Taarruzun İzmir’in kurtuluşuyla taçlandığını da anlatan Kayseri şöyle konuştu: “Türk ordusunun 30 Ağustos’ta kazandığı tarihi zaferle Yunanlılar İzmir’e kadar kaçtı. Yunan askerini kovalayan Yüzbaşı Şerafettin komutasındaki 2. Süvari Alayında 4. Bölük Onbaşısı Konyalı Ali Atar; Mustafa Kemal’in Şerafettin’e verdiği görevle, 9 Eylül sabahı şafak vaktinde İzmir Hükümet Konağına Türk bayrağını çekme şerefine erişmiştir. Konyalı Gazi bu tarihi hatırayı naklederken, ‘Mustafa Kemal, Şerafettin yüzbaşıya berberinde 30 askerle tan yeri ağarmadan İzmir Hükümet konağına bayrak asma görevi verdi. Ben de birliğimizden askerleri seçtim. Yolda bir ara kurşun yağmuruna tutulduk ama zarar görmedik. İzmir’e girerken bir yerde de üzerimize kaynar su döktüler. Hükümet konağının önüne varınca Yüzbaşımın emriyle balkona çıkıp Yunan Bayrağını söktüm ve belime sardığım bayrağımızı direğe astım” demiştir. Bu hatıralardan, İzmir’e ilk Türk bayrağının Konyalı bir asker tarafından asıldığını öğreniyoruz.”

GAZİ: KONYA BÜYÜK BİR NURUN OCAĞIDIR

Yazar Muharrem Balatekin ise Hazreti Mevlana’nın ‘Konya’nın kutsiyetine dair’ sözlerini naklettikten sonra Mustafa Kemal’in 20 Mart 1923 tarihinde ziyarete ettiği Konya Türk Ocağı’nın Şeref Defterine yazdığı, “Konya çeşitli Türk devletleri yaşamış, öz Türk vatanıdır. Konya, asırlardan beri tüten büyük bir nurun ocağıdır. Türk kültürünün esaslı kaynaklarından biridir. Konya Türk Ocağı, Konya Türklüğünün hakiki bir timsali olmalıdır. Bu ocaktan milletin duygusunu, ülküsünü daima ısıtacak, nurlandıracak parlak alevler gökyüzüne yükselmelidir, çok yükselmelidir. O kadar ki bu alev, vatanın bütün ufuklarında aydınlıklar vücuda getirebilsin. Konya’nın genç dimağları, atılgan, cesur, sebatkar çocukları, Ocağınıza sahip olunuz. Bütün engeller, Ocağınızın ateşi karşısında derhal yanıp karaduman olmağa mahkumdur” şeklindeki satırları dile getirdi.

Yazar Mustafa Üstün ve Hanefi Aytekin’in Milli Mücadeleye dair paylaştıkları anekdotların ardından şair İsmail Detseli İhsan Kayseri için kaleme aldığı akrostiş şiiri okudu. Program Dernek Başkanı Küçükdağ’ın Kayseri’ye ve Oturum Başkanı Arabacı’nın Balatekin’e günün anısına kitap takdimiyle son buldu.